DİLBİLİM |
Beşerî dillerin bilimsel incelenmesidir. |
Dilbilimci,dil fenomenleri
karşısında tasvir edici (descriptive), betimleyici bir tavır alır.
|
BİRKAÇ ÖNEMLİ HATIRLATMA |
Dilbilimciler birçok dili bilmek zorunda değildir.
Onlar,üzerinde çalıştıkları dilleri mükemmel olarak tanımak zorunda
değildir, buna karşılık dil sistemlerini tanımak zorundadırlar. |
Dilbimciler, bir dilin bütün kelimeleri ( lexique)
hakkında bilgi sahibi değildir. Onlar sözlüklerden yararlanırlar. |
Dilbilimciler, mutlaka etimoloji bilmek zorunda
değildir. Kelimenin menşeinin incelenmesi art zamanlı dilbilim dalının
görevidir. |
Dilbilimciler kurallar koyan gramerciler de değildir.
Onlar moral, estetik ve duygusal değerleri olan dili mümkün olduğu kadar
objektif bir tarzda ve tasvirî (description ) bir yol
izleyerek incelerler. |
Dil Yetisi (Lisan) |
Dil |
Söz |
İnsana (beşerî varlığa) has bildirişim yeteneği. |
Sonradan kazanılmış ürün : bildirişim aleti; aynı
topluma ait müşterek kurallar
sistemi üzerine inşa edilmiş kod (code). |
Konuşan bir özne tarafından dilbilimsel bir kodun
kişisel kullanımı. |
Diller, tamamen tabiî
bir ürün değildir: Meselâ, bir çocuk belli bir dilin dünyasında yaşamadan bir
dili öğrenemez. Diğer taraftan, dil bir kültür ürünü de değildir, çünkü bir dil
sistemi, karar ve kararnamelerle, emirlerle, istekle değiştirilemez.
Tabiî dillerin “tabiî” olarak
adlandırılmasının sebebi, onların insanlar tarafından (iradî olarak) icad
edilmemiş olmalarındandır. “Esperanto” dili yahut “informatique” lisanlar gibi
imal edilmiş diller yapma dillerdir ( langues artificielles).
Norm (Norme) |
Kullanım (Usage) |
Dilbilgisinde olduğu gibi belli bir sistemde kabul
gören kurallara norm denir. |
Belli bir dili kullanan toplum tarafından kabul edilmiş
bir normun çeşitlemelerine kullanım denir. |
İyi
bir Türkçe anlatımda “merdivenleri çıktım” denir, “merdivenleri bindim”
norm dışıdır. |
Çarşıya vardım.
Çarşıya ulaştım. |
Kod (Code) |
Mesaj üretmeyi sağlayan kabuller, anlaşmalar bütününe
kod denir; kod, dilin dayandığı şifreleme sistemidir. Ör. Mors bir koddur fakat, bir dil (langue) değildir. |
Belli başlı karşıtlıklar (mukabiller, “opposition”lar:
Dil yetisi (lisan, Langage) /Dil(langue) |
Dil/ Belli Bir dil |
dil/söz |
dil/kod |
soyut/somut |
Genel(général) /Hususi (particulier) |
bütün/parça |
asli/zorunlu |
Sözlü kod (Code oral) |
Yazılı kod(Code écrit) |
Sesli
birimler (unités sonores) |
Alfabetik sistemler, “syllabiques” yahut “idéographiques” sistemleri. |
Örn.: 2 796 konuşma dili vardır. |
Bildirişim amaçlı olmaktan çok hatırlama
amaçlıdır. |
Her dilin bir grameri vardır, yani yazılı bir kodu bulunmayan diller de bir gramere dayanır. Bir dilin her kullanıcısı, o dilin kurallarının sezgisel bilgisine sahiptir.
Art zamanlı inceleme (Étude diachronique) |
Eş zamanlı inceleme (Étude synchronique) |
Fenomenleri tarihsel değişim açısından tahlil eder.
|
Ferdinand de Saussure
tarafından kurulmuştur. Bir dilin belli bir anının iç görevler açısından
organizasyonunun gözlemlenmesidir. |
“İyi”
kelimesinin eski şekilleri “eyü” ve “edgü” tarzında idi. |
Standart Türkçede “meselâ
ve”örneğin” kelimeleri eş zamanlı olarak kullanılmaktadır. |
Dilbilim,
işaretleri inceleyen göstergebilimin (la sémiologie) bir alt kümesidir.
İşaret 1 :
İnsan için anlamı olan “indice”ler,
“icone”lar, semboller ve dilbilimsel işaretlerin hepsine işaret denir.
Doğal ve yapay işaretler vardır. İşaretler aşağıdaki gibi sınıflandırılabilir :
İkon
(icone) Sinyal
(signal)
Sembol (symbole)
İndis (Indice) |
“Göremediğimiz yahut bilmediğimiz başka bir olgu hakkında bize bazı şeyler bildiren doğrudan algılanabilir olgu.” ( Prieto, Sémiologie, dans Le Langage, La Pléïade, p. 95) İndis ile göndermede bulunduğu varlık arasında bir içerme bağı vardır. İndis, aslında deneysel bir olgunun (phénomène empirique) parça bütün ilişkisi içinde ortaya konulmasıdır. |
Duman ateşin varlığını
gösteren bir indistir. |
Sinyal (Signal) |
« İndis olarak kullanılmak için yapay olarak üretilmiş
olgudur». (Prieto, Sémiologie, dans Le Langage, La Pléïade,
p. 96). Sinyal, anlaşmaya dayanan bir mesajda tek anlamlı bir içerme ilişkisi
yaratır.Sinyal iradi olarak, anlaşmaya bağlı olarak kabul edilir ve bir reaksiyonu
başlatır. |
Ör.:Bazı trafik
işaretleri |
Sembol (Symbole) |
Herhangi bir kültürde şekli yahut nitelikleriyle kendiliğinden soyut yahut somut herhangi bir anlamı ifade eden sinyale sembol denir. Bu anlaşmaya dayalı bir anlatım tarzıdır, anlaşılabilmesi , anlaşmanın bilinmesine bağlıdır |
Ör.: Sulh güvercini |
İkon (Icône) |
Gösterdiği varlığın algısal taklidini sağlayan yapay bir işarettir. Mesela, onomatope kelimeler sesli bir ikondur. Buna karşılık bir fotoğraf bir ikon değildir.Bu, semiyolojik açıdan bir ortaya koyma (représentation) değildir. |
|
İşaret 2 |
İşaret, bir kavramla “le signifíé” akustik bir imajın (sesin) “le
signifiant” birliğinden
oluşur. | |||||||
|
İşaretleyen ve işaretlenen arasındaki ilişki sebepli olan (motivés) ikon ve piktogramın (resim-yazı) aksine sebepsiz (arbitraire) ve gereklidir (nécessaire), yani göndermede bulunduğu nesneye görgül (empiriquement) olarak bağlıdır. Ancak ses taklidi kelimeler (onomatopées) kısmi sebepli işaretlerdir. | |||||||
İşaretleyen, zamanda var
olan çizgiselleşmiş bir ses olgusudur. Buna karşılık işaretlenen bilmeye dayanan
(cognitif) bir olgudur, başka bir deyişle karakteristik olan niteliklerin sağlam
bir bütünlüğüdür. İşaretle ilişkili üçüncü unsur, işaretin ifade ettiği
eşyadır (référent).
Eşya fizik bir fenomendir, dünyadaki nesnenin kendisidir:
Dillerdeki işaretler, birbirlerinin tam karşılığı değildir. Aralarında kelimesi kelimesine bir uygunluk yoktur.
Anlamlandırma –Dillendirme (Signification) |
Anlamlandırma, işaretleyenden işaretlenene yahut
işaretlenenden işaretleyene geçiştir. |
Köpek, köpekgiller ailesinden evcil bir
hayvandır. |
Yüzyılın başında ortaya çıkan teknolojik
yenilikler (telefon, televizyon) dilsel faaliyetlerin gelişmesini sağladı.
Medyalaşmış: Telefon, TV (interactive) Doğrudan: Diyalog İki yönlü (Bidirectionnelle)
Tek yönlü
(Monodirectionnelle) Medyalaşmış: TV-Radyo Doğrudan: Monolog
Alıcı-Verici
Alıcı- Verici
İlişkisi