ALTIN TERİMLER-I
Şubat 1st, 2010
ALTIN TERİMLER-I
KATEGORİ (Fr. Catégorie, Tr. Ulam, Ar. Makule)
Rıza Filizok
Bilim ve sanat dünyasında kullanılan bazı terimler, başlı başına bir bilgi kaynağıdırlar. Böyle kelimeler, bizden özel bir dikkat isterler. Altın terimler diyebileceğimiz bu kelimelerin sayıları çok değildir, bir kültür dilinde onların sayısı yüzü bulmaz. Buna karşılık düşünce tarihinde, bilim tarihinde çok sık karşımıza çıkarlar. Bu terimlerin her birini birer düşünme merkezi olarak kabul etmek gerekir.
Bu terimlerden birisi de « kategori »dir. Felsefecilerin ortaya koyduğu kategoriler, aslında insan düşüncesinin nesneyi kavrama biçimleridir. Daha ilk çağlarda yapılmış olan bu sınıflandırmalar mükemmellikleriyle hayranlık uyandırıcıdır. Günümüzde bunlara ilâve edebileceğimiz çok az şey vardır.
Kategori anlayışı her felsefe anlayışına göre değişik olmuştur. Aristote’dan sonra kategori, zihindeki nesnelerin sıralanmasında en genel olan cinslerin herbiri anlamında kullanılmıştır : Meselâ, zaman ve mekân kategoridirler. Kategori genel bir biçimde “düşüncelerin ya da gerçek varlıkların bir basamaklandırma düzeni içinde ve bir sistematik bakışa göre sıralanması sonucunda ortaya çıkan en üst sınıflar” olarak tanımlanabilir.
Fisagorcular 10 sayısını kutsal kabul ettiklerinden karşılıklarıyla birlikte on kategori tespit etmişlerdi:
1) Sonlu-sonsuz (le déterminé-l’indéterminé),
2) Tek-çift ( l’impair-le pair),
3) Birlik-çokluk ( l’unité-la pluralité),
4) Sağ-sol ( le droit-le gauche),
5) Erkek-dişi ( le mâle-la femelle),
6) Sükûn-hareket ( le repos-le mouvement),
7) Doğru-eğri ( le droit-le courbe),
8) Aydınlık-karanlık ( la lumière-les ténèbres),
9) Hayır-şer ( le bien-le mal),
10) Kare-kare olmayanlar.
Aristo’da kategoriler “varlık için söylenilen her şey, varlığa yükletilen şekillerdir; ve bunların olabilen, ilk ve başka bir şeye döndürülemeyen türleri” dir. Aristo bir gramerci metoduyla bunların bir listesini yapmıştır. Bunlar varlıkların en yüce cinsleridir. Bunlardan birincisi maddesel tasarımlara, diğer dokuzu ise soyut tasarımlara aittir. Bu nedenle ikincilerin hepsi ilinekdirler (accident, araz):
1)Öz, Töz (kuş, çocuk gibi) ;
2) Nicelik (üç ay gibi);
3) Nitelik (uzun, şekerci gibi);
4) Görelik (relation) (iki kat, yarım gibi);
5) Yer (lieu) (evde, okulda gibi);
6) Zaman (bugün, yarın gibi);
7) Duruş (attitude) (ayakta, uzanmış gibi.);
8) İyelik (possession) (elbiseli, silâhlı gibi);
9) Tutku, edilgi, (utanmış, yorgun gibi);
10) Fiil, etki (Action) (yaşıyor, okuyor gibi).
Sadece bu listeyi göz önünde bulundurarak, bir nesne hakkında doğru dürüst bir fikir edinebilir, bu nesneyi anlatabiliriz. Bu açıdan bakıldığında bu on kategori, ifade etme sanatının, yazma sanatının da hareket noktasıdır. Bir şeyi tam anlatmanın bu on kategoriyi göz önünde bulundurmaktan daha kısa bir yolu olduğu düşünülebilir mi?
Kategori genel olarak günlük dilde aynı çeşitten nesneler, insanlar sınıfı manasına gelir.
Diğer taraftan bir bilimin kullandığı en genel kavramlara da kategori denir. Bir kavramın her bilim dalında çok özel terim değerleri kazandığını unutmamak gerekir. Bir örnek olarak bu kavramın dil biliminde kazandığı farklı anlamları görelim:
Dil biliminde kategori, seçme ekseninde toplanan elemanlar kümesine tekabül eder. Geleneksel gramerde ise sözün (discours) çeşitli sınıflara ayrılmasını ifade eder, bu sınıflara da gramer kategorileri adı verilir.
Dönüşümcü dil biliminde kullanılan kısaltılmış sembollerin herbiri bir kategoriyi gösterir: SN, Sprép., SV birer kategoridir.
Daha dar bir anlamda gramatikal kategori, “morphème” yahut belirti “marque” vasıtasıyla ifade edilen bir kavramı gösterir. Bu gramatikal kategoriler isim olsun, sıfat olsun, fiil olsun türleri daha ayrıntılı bir düzeyde ifade ederler. Sayı (tekil, çoğul), cins ( erkek, dişi, yansız), belirlilik (belirli,belirsiz) isim kategorileri olarak düşünülmüştür; zaman ( belli bir noktaya göre bir hareket hangi “an”a yerleştirilmiştir?), kip (mode) (gerçekleştirilmesi mümkün bir hareket midir, yahut sadece düşünülmüş, tasarlanmış bir hareket midir?), görünüş (Aspect) yahut safha (phase) (bitmiş yahut tamamlanmış bir hareket midir, devam etmekte olan bir hareket midir yoksa henüz başlamamış bir hareket midir? ) fiil kategorileridir; derece (degré) ( artıklık derecesi, üstünlük derecesi) genellikle sıfata bağlanmış bir kategoridir. “Belirti”ler (les marques) bu kategorilerin temsilcileridir, onlar bir “lexème”le birleşir ve bu ortaklık sonunda ortaya çıkan unsur artık (sözlük birim/lexème+ gramatikal belirti) bir “sınıf”a (fiil, isim yahut sıfat) aittir.
Nesneleri ait oldukları temel kategorileri içinde kavramak, bizi sistemli bir anlamaya ulaştırır. Bunun dışındaki bilgiler, sonbahar rüzgarının savurduğu yapraklar gibi dağınık ve karışıktır.
Kategori: Terim Bilimi/Terminologie | ALTIN TERİMLER-I için yorumlar kapalı